French Kiss - Fransız Öpücüğü - İzlesek mi?!

Film Özeti

charlie, Paris'ten arayıp Fransız güzeli Juliette'e aşık olduğunu itiraf ettiğinde nişanlısı Kate, onu geri kazanmak için uçuş korkusunu yenip Paris'e gelmeye karar verir. Uçakta yanında oturan Luc, her ne kadar gizlemeye çalışsa da aslında bir hırsızdır ve çaldığı mücevherleri Kate'in çantasına saklar. Paris'te mallarını geri almak isteyen Luc, eski nişanlısını tekrar kazanmak isteyen Kate ve belki de Luc'tan hoşlanmaya başlayan Juliette arasında seyre değer bir oyun başlar.

Çok şeker bir film.Eğer hoş vakit geçirmek istiyorsanız ve sizi çok yormayacak bir film arıyorsanız Fransız Öpücüğü sizin filminiz derim ben.



Film hem haff aksiyon sahneleri içeriyor hemde romantik ve komik olmayı göz ardı etmiyor.Baş rolde bu tarz filimlere çok yakıştırdığım oyuncu Meg Ryan'ı görüyoruz.



IMDB sitesinden 6,3 puan almış olan bu filme bende 6 puan veririm sanırım.



Özellikle filimde kontrol delisi olup,hiç üzülmemek için hep kıyıda dolaşan hiç denize açılmamış bir karakteri canlandıran Meg Ryan'ın bazı diyaloglarını sevdim.



Film 1995 yapımı bir film ve ay nı sene Türkiye'de de vizyona girmiş.
Prodüktör olarak Meg Ryan'ın ilk filmi bu film.
Son olarak bu tarz filmlerin sonunda tıpkı bazı dizi ve filmlerin başındaki uyarı yazıları niteliğinde bir yazı konulmasını talep ediyorum.Çünkü filmlerde çok romantik sahneler oluyor,olaylar okadar sarpa sarmasına rağmen yinede mutlu son oluyor falan ya,işte genç izleyici bunun bir ilizyon olduğunu bilmiyor.Farkına varmalarına yardımcı olmak için filmin sonunda "gerçek hayat böyle değil,filme kendinizi fazla kaptırmayın.Bir kendinize gelin,sskın evde denemeyin" tarzında bir uyarı konması bence hiç fena olmaz :D


Vee sevdiğim replikler:

Kate: A healthy person is someone who expresses what they're feeling inside. Express, not repress.

Luc: In that case, you must be one of the healthiest people in the world.

Kate: Do you believe in love? The kind that lasts forever?

Luc: I loved my mother.

Kate: No, everybody loves their mother. Even people who hate their mothers love their mothers. The question is, one man meant for one woman. That is the question.

Luc: But it is not an interesting question. It is the question of a little girl who believes in fairy tales.

Kate: Do you think you could urinate with someone standing behind you?

Con-man: I think I could manage it. Are you going to be the someone?

Luc: [on Kate's fear of flying] I'm curious how you got around your whole life, or do you just stay in your house with the doors locked?

Kate: I get around as nature intended: in a car.

Kate: No matter what I might seem like tonight, it's still the same old me from yesterday you wind up with tomorrow.

[after meeting Kate]

Claire: I'm very impressed.

Luc: She's a friend, just a friend.

Claire: Since when are women just your friends?

Luc: Since I met her.

Kate: I don't know what they taught you in France, but rude and interesting are not the same things.




Kate: The key to French waiters: If you're nice to them, they treat you like shit. Treat them like shit, they love you.

Kate: You know, all men are bastards.

Luc: Well, not all. I mean, some are just trying to help.

Kate: You know, I never thought I'd be the kind of woman to say this, but it's true. All men are bastards.

Luc: The guy who was talking to you, he was...

Kate: A bastard. A Eurotrash-in-Armani kind of bastard.

Luc: He was wearing a black suit? With a yellow shirt?

Kate: Yeah.

[Luc groans, then pulls Kate up from the sofa]

Kate: You know him?

Luc: Come on.

Kate: Of course you know him. All you bastards know each other.

[Luc pulls Kate toward the hotel exit]

Kate: [to the conierge] Bastard!

Kate: So I was wandering the streets of Paris,

penniless, without a hope in the worid.

And, let me tell you, you can do a lot

of soul-searching in a time like that.

I realised that I've spent

most of my adult life

trying to protect myself

from exactly this situation.

And you can't do it. There's no home safe

enough, no relationship secure enough.

You're setting yourself up

for an even bigger fall

and having an incredibly boring time

in the process. Sorry, Charlie.