Bugüne kadar yaptığım her yolculukta abzürt durumlar,kişiler,olaylar v.b illa beni bulmuştur.Şu anda hatırlaya bildiğim en garip durumlardan biri Berlin'e giderken birlikte yolculuk ettiğim çift olmuştu.Berlin'e bir seminere katılmak amacıyla gidiyor olduğumdan ,kendimi konuşulacak konuya daha da hazırlamak adına okumam gerektiğini düşündüğüm makalelerin çıktısını almıştım yanıma ve özellikle cam kenarı bir koltuk seçmiştim ki kimseyle sohbet etmeden,biraz manzara izleyerek okumam gereken sayfalara göz gezdiririm diyordum.Yerime oturdum derin bir nefes aldım,okumam gerekenleri çıkarıp hangisini önce okumam gerektiğine karar verme safhasındayken yanı başımda bir kadın "Burası,burası" diye çığırınca bir şok olmadım değil hani :)Kadın, en başında eşi olduğunu düşündüğüm , bay ile birlikte oturdu yanıma.Buraya kadar o kadar da sıkıntı yok farkındayım.Ben makalelerime göz atmaya başladım ama kadın o şen sesiyle durmadan birşeyler anlatıryordu ve dip dibe oturduğumuz için duymama imkanım hiç yoktu.Bu sebeple öncelikle kadının yanındaki adamla ilgili ilk yaptığım çıkarımın yanlış olduğunu öğrenmiş bulundum.Özetle ,istemeden duyduklarımdan anladığım kadarıyla kadın evliymiş ve fakat boşanmak istiyormuş,yanındaki adam sevgilisiymiş ve sevgilisinin ailesiylede oldukça içli dışlı bir ilişkileri varmış.Kuvvetle muhtemel ki kadının kocası sevglisiyle Berlin'e seyahate gittiğini biliyormuş ve buna tepki vermiyor olması hem de boşanmayı kabul etmiyor olması kadının gözünde adamı daha bir aciz duruma düşürüyormuş.Bu, dinlemek istemediğim ancak mecburen maruz kaldığım ve gereğinden çarpık olduğunu anladığım ,durum yetmezmiş gibi yemek servisi esnasında en uçta oturan kişi ben olduğum için ufak şekildede olsa diyaloğa girmek zorunda kaldım çiftle.(yanlış anlaşılma olmasın,kimsenin hayatı beni ilgilendirmez ve kimseyi yargılamakda bana düşmez ama en başında da dediğim gibi makaleleri okumam gerekiryordu bu sebeple kimseyle diyaloğa geçmek istemiyordum ,hoş beni tanıyanlar bilir yolculuklarda pek öyle sohbet etmeyi sevenlerden de değilimdir.) Tabi bu konuşkan çift,küçük diyaloğumuzdan cesaret alarak benimle daha uzunolacak bir diyaloğa geçtiler.Adam önce nereye gittiğimi,sonra neden gittiği mi,ne okuduğumu,neden okuduğumu v.b sordu.Ben bir soruya gayet kısa cevap veriyorum , o daha da açıklama istiyor bu durum beni daha da zora sokuyordu.Sonunda bir seminere gittiğimi kendime geliştirmeyi sevdiğimi falan söyledim,oda bundan hocalarımın haberi olup olmadığını sordu(hem böyle aktif olduğudan hemde seminer için Berlin'e kalkıp gittiğimden.) bende hayır dedim.Bu sefer başladı ben de hocayım güzel sanatlar fakültesinde , kız arkadaşımda Ankara'da bir üniversitede (ortamızdaki bayanı göstererek) diyerek kendisini ve sevgilisini anlatmaya.Benim senin gibi öğrencim olsa daha ne isteyeyim,gidince seni bütün öğrencilerime anlatıcam örnek olsun diye ... şeklinde cümleleri ,alkolünde vermiş olduğu abartma durumuyla ardıardına kurdu ki bu cümleler ne yalan söyleyeyim hoşuma gitti.Çünkü ben birşeyler için çabalıyorum ve bunu takdir görmek için yapmıyorum ancak arada sırada senin yaptıklarının önemi olduğunu görebilen kişilerle karşılaşmak da insanı motive etmiyor değil.Tabi bu durum çifte biraz ön yargılı bakmamada sebep oldu çünkü biz hep üniversite hocalarını normal insanlardan daha bilgili,saygın,mantıklı v.b. görüyoruz,bu sebeple hayatlarını da o şekilde yönlendirirler zannediyoruz ama durumun böyle olması gerekmediğini onların da her birimiz gibi olduklarını fark etmeme sebep oldukları için de içten içe müteşekkir olmadım değil.(cümleyide nasıl gereksiz yere uzattım yaa :))Sonra onlar seyahat sebeplerinin bir ressam arkadaşlarını ziyaret olduğunu falan anlatıp benim katılacağım oturumlara katılmak istediklerini söylediler,mecburen ve istemeyerek oturum yerini, saatini v.b söyledim.(Allah'tan gelmediler :)) Ve Berlin maceramın en belirgin izlerinden biri olmayı başardı böylece bu çift.
Şimdi nereden çıktı niye yaşlı dedeler gibi durup dururken eskilerden anı anlattın diyeceksiniz ki öncelikle bende kendime göre yaşlıyım :), Berlin yolculuğuma dair içimde kalan yazamadığım bu ayrıntıyı hazır hatırlamışken paylaşmak istedim,ayrıca yine uzun bir yola çıkacağım ve bu sefer başından sonuna kadar elimden geldiğince yazmak istiyorum bu deneyimimi..
Dediğim gibi yeni bir maceraya başlıyorum arkadaşlarımla birlikte ve umut ediyorum ki gerek yazdıklarım gerekse çekeceğimiz videolar ve fotoğraflarla sizleride maceramıza ortak edeceğiz.
Bir grup halinde yola çıkmaya karar verdik.İlk etapta benim amacım sadece Erasmus programıyla Avrupa'da olan bir arkadaşımı görmeye gitmekti,sonra başka arkadaşlarla bir grup haline gelince planım tamamiyle değişti ve odak noktasının İtalya olduğu bir gezi planı gündeme geldi.Hemen Interrail mi acaba dediğinizi duyar gibi oldum ama hayır,Interrail yerine en ucuz hava yolu şirketleriyle gezmenin yaz dönemi için özellikle, çok daha avantajlı olduğuna ve maliyetin aşağı yukarı aynı olduğuna kanaat getirdik.Bu sebeple rotamıza Marmaris'ten Rodos'a feribotla geçerek başlayıp oradan Pisa'ya uçacağız.7 günlük İtalya gezimizden sonra Milan'dan Budapeşte'ye geçeceğiz,3 günde orada kalıp nihayet İstanbul'a döneceğiz inş :) Şimdi gelelim grup arkadaşlarımı tanıtmaya : .....
Onuda bir sonraki yazıda anlatayım :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder